Hem kendi şiirimi yazıyor, hem de otopsisini yapıyorum…

Arada canım şiir yazmak istiyor ve o an hangi konu hakkında bir şeyler düşünüyorsam, o konuyla ilgili direkt bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Giordano Bruno anıtı

Giordano Bruno Anıtı, Roma


Aklıma, gerçekleri korkmadan haykıran bilmem kaç milyon insan geldi. Tabii gerçekleri haykırmak veya çağının ötesinde düşünmek suçunu(!) işleyenlerin sonunu çoğu kişi bilir. İşleyen kişiler de bilir sonunu ama gerçeklerden alıkoyamazlar kendilerini. Hakikatin peşinde koşmanın haklı gururunun verdiği meyve olmuştur; giyotin, idam cezası, hapis cezası, yasaklar ve diğerleri. Belki de Giordano Bruno’ya yazmışımdır bu şiiri.


idam mahkûmu uzattı kafasını giyotine,
kafasından önce yere beyazlamış saçları düştü.
giyotin kopardı kafasını,
fikirlerinden önce kendisi öldü.


Şiirin Kısa Bir Analizi

idam mahkûmu uzattı kafasını giyotine,
kafasından önce yere beyazlamış saçları düştü.

İlk satır açık ve net sanırım. İdam cezasına çarptırılmış bir mahkûm var. İkinci satırda anlatmak istediğimse, halk arasında yaygın bir şekilde söylenen; “Düşünmekten mi saçların beyazladı?” sorusuna gönderme yapmak. Yani idam mahkûmunun, bir düşünce suçu işlediğini anlatmak istiyorum.

giyotin kopardı kafasını,
fikirlerinden önce kendisi öldü.

Üçüncü satırda, maalesef bir mucize gerçekleşmedi ve mahkûm katledildi. Fakat dördüncü satır bizi cezanın meyvelerine götürüyor; eğer öldürülmeseydi, belki de bu kadar tanınmayacaktı o kıymetli fikirleri. Hükümetler, ölüm cezalarıyla bazı kişileri aslında ölümsüz yaptığını anladıktan sonra olacak ki, bu ceza gitgide azaldı hatta yasaklandı.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoşça kalın…